kadim dostlar
  KANIMIZDAKİ DELİLİK ORANI
 

 

KANIMIZDAKİ DELİLİK ORANI
 
Sözlüklerde; akıl hastası, aklını kaçırmış, anormal, meczup, paranoyak şeklinde açıklanmış, "DELİ" kelimesi. Ne kendimize yakıştırırız deli sıfatını, ne de çoluk çocuğumuza.   Hatta sahip olduğumuz hayvanlarda bile sevmeyiz. Koyunumuz, köpeğimiz, da­namız, tavuğumuz hiç biri deli olamaz. Çünkü, biz akılıyız. Allah'ın âdil olarak dağıttığı tek şeyin akıl olduğna inanırmış insanlar. Çünkü herkes yeterli miktarda al­dığını zannedermiş.
Kendisinden sonra gelen bütün isimleri bir anda değersizleştiriveriyor deli sıfatı. Bir tek şey hariç: KAN. Evet kan; vücudumuzdaki en değerli unsurumuz. Önüne geldi­ği bütün isimleri değersizleştiren deli sıfatıyla sahibinin değerine değer katıyor. Ve onu DELİKANLI yapıyor.
Delikanlı, bize has bir kelime. Türk Dil Kurumu, "Çocuk­luk çağından çıkmış genç erkek" şeklinde açıklamış deli­kanlı kelimesini. 15-25 arasındaki yaş gruplarında bulu­nan gençlere verilen bir unvan diyebiliriz. Tabiî ki bu yaş gruplarıyla da sınırlı değil delikanlılık. Bir de ihtiyar de­likanlılar var. Zahir görünüşlerine inat heyecanlarını muhafaza edebilen ihtiyar delikanlılar. Türk Dil Kuru­mu, delikanlıya mecazî olarak "sözünün eri, dürüst, na­muslu" mânâsını yüklüyor. İşte biz de bu mânâsından ha­reketle yazımıza devam edeceğiz.
Delikanlı. Damarlarında dolaşan kanın köpürerek hırçın dalgalar gibi kalbe ve beyne baskı yapması sonucu mey­dana gelen müthiş bir enerji. Ve bu enerjinin şekillendir­diği davranışlar. Buram buram heyecan kokan davranış­lar. Âsîlik, acemilik, acelecilik, kırılganlık, bu heyecanın alt birimlerini oluşturuyor. Delikanlı bize mahsus bir ke­lime olunca, tabiî ki bize has kuralları (raconu) da var delikanlılığın. İşte onlardan birkaçı:
   Sevdik mi adam gibi severiz
   Yılandan korkmayız, yalandan korktuğumuz kadar
   Sevgimiz pazara kadar değil, mezara kadardır
   Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilmeyiz
   Adam satmak yoktur lügatimizde
   Yerdeki karıncayı bile incitmeyiz
Bütün bunlar, eğitim adına önemli birer kazanımdır; da­marlardan gürül gürül gelen deli kanın etkisiyle hayata yansırken zaman zaman nahoş görüntüler sergileseler de netice îtibariyle artı değerlerdir. Eğitim, fertte var olan özellikleri geliştirir. Olmayan bir özelliği ortaya çıkartmaz. Eğitimcilerin çoğunluğu bu konuda ittifak etmiş­lerdir. O hâlde delikanlılar taşıdıkları bu müsbet değer­lerle alacakları eğitim çerçevesinde topluma faydalı ol­maya en müsait fertlerdir. Ancak söz konusu değerler dî­nî ve millî unsurlarla süslenmezse işte o zaman da aynı delikanlılar toplum için birer çıban başı olabilirler. Şyet beyne ve kalbe akın eden hırçın ve deli kan dalgala­rının önüne barajlar kurarak o müthiş gücü müsbet bir enerjiye çevirebilirsek, kandaki delilik oranı nisbetinde sevgi, heyecan, aşk ve bilgi üretimi sağlayacağız demek­tir. Tıpkı Fırat'ın deli sularının ülkenin elektrik enerjisi­ni ve tarım ürünlerini beslemesi gibi.
Bütün bu özellikleri görmezden gelerek veya hafife ala­rak eğitim adına bir başarı sağlamamız mümkün değil­dir. O, hırçın ve deli kan dalgalarının önüne yekpare kim çıkarsa çıksın ya geri adım atmak zorunda kalacaktır, ya da o dalgaların ortasında kaybolup gidecektir. Deli Fırat'ın, sularına pervasızca giren nice insanımıza me­zar olduğunu çoğumuz biliriz. Delikanlının değer verdiği şahıs ya da müesseseleri reddederek veya kötüleyerek de bir netîce alınamaz. Taraftarı olduğu bir takıma aşırı sevgi gösterisinde bulunan gençlerimizi televizyonlardan seyrediyoruz. Belki de sâdece acıyıp geçiyoruz. Hâlbuki o gençlerin içindeki aidiyet duygusunu hangimiz hafife alabiliriz? Aynı aidiyet duygusu eğitim ve kültür hizme­ti veren bir müesseseye gösterilse gurur duymaz mıyız bu görüntüyle? Merhum Üstad Necip Fâzıl, "Stadyumlar ne zaman sâdece futbol için değil, millî ve manevî değerler için de dolarsa işte o zaman ülke emin ellerdedir..." di­yerek dikkati bu yöne çekmiştir. İşte tam bu noktada di­yoruz ki; delikanlılık duyguları yoğun olan bir insanın omuzlarına daha kolay yükleyebilirsiniz bu eğitim ve kültür dâvasını. Yeter ki mahir bir dil; stadyumları, kah­vehaneleri ve internet kafeleri dolduran binlerce gencin delikanlıca duygularına hitap edebilsin. Doğru duygular taşıdıklarını ancak, yanlış yerde durduklarını hatırlata­bilsin. Onlar delikanlıdır. Kendilerine gösterilen iltifatı, verilen değeri cevapsız bırakmazlar. İşte o zaman kah­vehaneler ve internet kafeler kadar kütüphaneler de do­lacaktır. Stadyumlar belki gene dolacak, ama cami ce­mâatinin yaş ortalaması da aşağıya çekilecektir.
Kanınızdaki delilik oranını artırın. Çünkü o, size ve çev­renize heyecan, hizmet, aşk ve dinamizm olarak geri dönecektir.
 
 
 
 
  Bugün 15 ziyaretçi (23 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol